1 Nis 2014

Lanet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine Be!

Vakti zamanında madiğin kralını yemiş biri olarak hala insanlara karşı bu güvenim nerden geliyor anlamıyorum.

Bi kindar ol,bi sinsi ol, bi iki kere düşün dimi. Nerdeeee..... ağzıma şapsalar “tuvalet bulamadılar ondandır” dicem o derece yani.

Yok yok, ağır olmadı hiç. Kızıyorum kendime hem de çok kızıyorum. Nerden geliyor bu hümanistlik, bu poliyannacılık. Neden biraz daha fesat olamıyorum.

İnsanları sevince madalya mı veriyorlar sanki bana. Gelen vuruyor, giden vuruyor...

Beddua edemem. Allahtan korkarım. Gider döner geri bana gelir. Hele de evladım var şimdi ondan çıkar falan müthiş korkarım. Hani derler ya “En sevdiğinden çıkar” aman Allah korusun yani.

Bundan yıllarrr yıllar önce... (Geçmişe dönüş efekti:P) Beraber büyüdüğümüz 2  çocukluk arkadaşım vardı yazlıkta. Birlikte çok güzel zamanlar geçirirdik. Birisi yurt dışında olduğu için sadece yazları gelirdi diğeri hep elimin altındaydı.


Gel zaman git zaman hepimiz koca dana olduk. Kendi gayelerimiz oldu ama her yaz hala görüşmeye devam ettik. Bu sırada ben çalışmaya başladım (Hala o güne şükrederim) Artık Cuma ‘dan gidip Pazar akşamları döner olmuştuk.

Bir hafta sonu akşamı dönmek üzereyken yine ,elimin altındaki arkadaşım bana “ya bugün dönmesen olmaz mı?” dedi. “Kızım bilmiyor musun çalışıyorum patrona da sen anlatırsın artık durumu. Dönmem lazım haftaya da gelemicem parti var nede olsa İsviçreli de daha Türkiye’de artık bir sonraki hafta görüşüz” dedim.

Neyse efendim, bu iki kızı o gün orda bıraktım ve bindim geldim. Hiçbir şeyden habersiz koca bir hafta geçirmiştim ve nihayet beklenen yat partisinde cıstak cıstak eğleneceğim için mutlu mesut yola çıkmıştım.

Gecenin ilerleyen saatlerinde elimin altındaki kız arkadaşımdan bir mesaj “İsviçreli evden kaçmış” ben kısa çaplı bir şok hemen telefona sarıldım. “Ne diyorsun kızım sen” diye aramızdaki diyalog aynen şu şekilde geçti.

-Çelen İsviçreli manitasıyla kaçmış.
-Kızım ne diyosun sen ya? Nereye kaçmış? Sen nerden biliyorsun
-Babası kapıya dayandı kızımın yerini söyleyin diye.

Bütün keyfim kaçmıştı. Aklım sürekli İsviçrelideydi “başına bir şey gelir mi” “bu çocuk ona bir şey yapar mı” “zorla mı götürdü acaba” diye.

Gecenin ilerleyen saatlerinde bütün tadım kaçmış olarak eve dönerken birden telefonum çalmaya başladı. Arkadaşlar saat gecenin 3ü. Benim kafa bir dünya, alkol kana karışmış uykum var, tek derdim yatak ve telefon çalıyor. Bir  açtım ki İsviçrelinin babası.

-Kızım nerde?
-Ben nereden bileyim.
-Bütün hafta sonu sizinleydi kızım nerde?
-Ne diyorsunuz siz? Ben bu hafta gelmedim bile.
-Bana bak! (Artık ses yükseliyor burada) Kızımın kaçmasına sen yardım ettin söyle nereye kaçırdınız onu?
-Deli misiniz siz? Ben İstanbul’dayım sizse nerdesiniz taa ordan buraya kızınızın kaçmasına nasıl yardımcı olabilirim?
-Elinin altındaki kız o çocuğu eve aldığınızı, yemek yedirdiğinizi söyledi, biliyorsan senin bileceğini söyledi...

Burada eve aldığınız kısmı kısaca açıklayayım. Kız bizi manitasıyla tanıştırdı abim ve ablam falan da biliyor yani. Çocuk taa nerden sırf bunu görmek için gelmiş. Gidecek yeri yok o gün kızla birlikte bizimle takıldı. Gün sonunda çok yağmur yağıp hepimiz sıçan gibi ıslanınca, üzerini değişmesi için eve gelmesini söyledik. Ee öyle mi gönderecektik. Eve aldığınız dediği de bu Allah’ın adamı ya... Neyse...

Benim şeritler kopmuştu 11 yıllık çocukluk arkadaşımdan 19 yaşımda ihanet yemiştim.  Başıma balyoz darbesi almış gibi sersemlemiştim.Kendi lanet olası beyaz kıçını kurtarmak adına ,orda olmadığım için rahatça suçu üzerime yıkmıştı. Düşünemiyordum adam bir şeyler söylüyordu bağrınıyordu hala ama ben onu duymuyordum. “Bana bunu yapmış olamaz, beni satmış olamaz, beni kullanmış olamaz.”

Kafam da sürekli bu cümleler geçiyordu, artık ağzımdan ne çıkıyordu ne cevap veriyordum fark etmiyordum bile. Telefonu abim aldı. Bu  kadar sese gürültüye annemle babam da uyanmıştı tabi.

Abim güç bela telefonu kapattıktan sonra yatağa girdim. O gece stres ve ihanetin üzüntüsünden bir gram gözüme uyku girmedi. Mide ağrısından yeri göğü parçaladım.

Sonrasında bir dizi olay oldu, İsviçrelinin, babası, abileri ve kuzenleri olmak üzere hepsinin sırasıyla sözlü tacizlerine uğradım. Her gün arayıp psikolojik baskı yapıyorlardı. Tehdit ettim, savcılığa vericem dedim tınlamadılar. Sinirlerim alt üst olmuştu. En sonunda kız kendi ayağı ile geri dönmüş bir temiz dövüldükten sonra namus temizlensin diye çocukla evlendirilmiş.

Bunları nerden mi biliyorum. Taciz ile asılma arasında her gün arayan kızın kuzeninden.Bir de utanmadan “Düğünümüz var, bekleriz.Düğüne gelmesen de seninle bir kahve içmek isterim o kadar günahını aldık” dedi ben şok :D

Adam resmen benle t...şk geçti iyi mi?

Öyle böyle derken bu olayın da üzerinden neredeyse 10 yıl geçti. Elimin altındaki kızı tamamen hayatımdan çıkarmıştım. İsviçreli ise Facebooktan beni bulmuş, ona da  bir güzel kayıp yol vermiştim.

Ancak Bambam’a hamileyken yazlığa gittiğimde elimin altındaki kızın da oraya temelli taşındığını, evlendiğini ve 2. çocuğuna hamiş olduğunu gördüm. Geldi ,konuştuk, çok yüz vermesem de konuştuk. Konuştum yani işte bu yüzden kızıyorum kendime...

Daha bunun gibi ne mallıklarım var bir bilseniz. Bana acayip sinir olursunuz eminim :D

İnsanlar melek gibi olduğumu söylerler ama melek miyim kelek miyim ben karar veremedim. Buyurun siz karar verin :D Atış serbest :D
Gıdılar Kiss :)

4 yorum:

  1. Ayyy okurken sinir oldum!Nefret ederim bir sevgili uğruna arkadaşını satan insanlardan!Bir de ne yüzsüz oluyorlar ki sorma...En büyük kozları da duygu sömürüleri oluyor, ben de çok dertliyim bu konularda ama akıllanmak yok!Pollyanna olup çıkmışız galiba :(

    YanıtlaSil
  2. Bize müstahak bacim müstahak:s

    YanıtlaSil
  3. Keleğin hasısın anacım asghfasghf Su katılmamış kelek :P

    YanıtlaSil

Tasarım:Sawako Kuronuma